"Dolayım" İpek Çınar'ın memleket ziyareti sırasında gördüğü bir köy evini fotoğraflaması ile başlıyor. Sabit görüntü haline gelince topraktaki temellerinden kopan bir ev. Temellerinden kopup çerçevelenmesiyle; etrafını, içini, tarihini, büyüsünü dolduracak ve anlatacak bir hikayeye gereksinim duyuyor. Evvel zaman içinde, içerde; yeni evli bir çift var. Bu çift birbirlerine ulaşamamakta, zarar vermekte, zarar görmekte, zevk almakta, hırslanmakta, becerememekte, dişlerini sıkmakta, insani erdemlerini kaybetmekte ve hep devam etmekte.
"Bir kere daha her şeyin nedeni ve sonucu birbirine karışmaya başladı. Kendini suçlu hissettikçe daha çok saldırmaya başladı Çitlikli'ye. Çitlikli'nin tuzu kuru bir yerde; kefaretini ödediğine inanarak rahatladıkça, Bekir'in suçları arttı. Zavallım, kendi varlığından gün be gün daha da uzaklaştı. Halbuki çocukken... Bekir'in kendi varlığından uzaklaşmasıysa Çitlikli'ye gittikçe daha çok, daha da çok yüklenmesiyle sonuçlandı. Başta birbirini yok etmek amacıyla var olan, ancak yok olmamak için bir diğerini var etmekle sonuçlanan; birbirine muhtaç, birbirinden doğan, birbirini yenileyen... Bir bir şiddetlenen..."
Dolayım her hikaye ve fotoğraf gibi gerçekliğin öznel bir yansımasıdır. İçindeki bireylerden bağımsız olarak, hayatı taşır. Sanatçı, yarattığı hikaye ile cinsiyet üzerindeki şiddetin yanı sıra, insanlar arasındaki öğretilemeyen/aktarılamayan duygusal, cinsel, insani durumları ve oldurumları anlatıyor.
İç içe geçen tüm bu ilişkiler, devinimler ve bağlılıklar ise kavramlar arasındaki muğlaklığı tanımlayan "Dolayım" kelimesiyle tamamlanıyor.
27 Ocak - 25 Şubat tarihleri arasında, Poligon "The Shooting Gallery"de.